30 Aralık 2016 Cuma

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!

Merhaba 2017!

Yeni yıla sayılı vakitler kaldı. Şu ana gelene kadar çok acıklı, çok kötü; bazen de çok eğlenceli çok ve komik anlara, olaylara şahit olduk. Bundan sonraki zamanın bizlere her anlamda 'iyi' gelmesini diliyorum. Çok iyimser olabilir dediklerim bazıları için ama ne olursa olsun hayattan umudu kesmemek gerekiyor. İnancımızı kaybetmeden hedeflerimize doğru ilerlemeyi bir an olsun durdurmamalıyız. Ayrıca yeni yılın tüm insanlığa sevgi, saygı ve barış getirmesini dilerim. Mutlu Yıllar! :)


29 Aralık 2016 Perşembe

PAZARLAMA TAKTİKLERİ - 13

Sadelik Altın Kural

Merhaba sevgili okurlarım bu hafta sizlere sadelik kuralı hakkında bahsetmek istiyorum. Aslında hangi konuda olursa olsun sadelik karşı tarafa aktardığımız düşünceyi açık kılarak anlaşılmasını kolaylaştıran bir prensiptir. Örneğin reklamcılık dünyası içinde bir ürün satarken o ürün için reklamlarda vereceğimiz gereksiz bilgiler, detaylar müşteri için anlamsız, anlaşılmaz gelebilecektir. Reklamcılıkta meşhur bir tanım vardır 'Reklam; basitin basitidir.' diye usta reklamcı Ali Taran'a aittir bu söz. Mesleği en iyi şekilde ifade eden bir cümledir. Dikkat edin kurduğu cümle de basit. :) Ya da diğer sektörlere baktığımızda habercilik dünyasında da anlatılanın sade kılınması okur için o derecede kolaylık sağlayacaktır. Bu durum satışlara da (tiraj) etki edecektir. Pazarlama dünyasına geldiğimizde bir ürün satarken sattığımız ürünün kendisi için de sadeliği uygulamamız gerekmektedir. Örneğin bir oyun konsolu üretimi gerçekleştirirken o ürün üzerine onlarca tuş eklemek yerine sadece aç-kapa tuşu koymak mantıklı olacaktır. Aslında böyle detaylı inanılmaz ayrıntılara sahip bir ürün deyince aklıma uçaklar geliyor. Fakat onlar için sadece uçak kaldır-indir butonu koymak pek de mantıklı olmayacaktır. :) 



Piyasaya baktığımızda sadeliği ürünlerine yedirmiş başarılı marka Apple olmuştur. Eğer dikkat ederseniz Apple; iphone'de, imac'de, ipad'de, yahut ipod'da her zaman tek bir fonksiyonel tuş koyar ürünlerine ve diğer işlemleri gerçekleştirmeyi ise dokunmatik ekrana bırakır. Başlangıçta reklamcılıkla ilgili basitlik tanımının yapıldığı cümlenin de basit olduğunu söylemiştim size. Apple bu basitlik sadeliği o kadar içinde özümseyebilmiş bir markadır ki yaptığı reklam kampanyalarında dahi bunu görmemiz mümkündür. Aşağıda yayınladığım videodan Apple markasının düzenlediği seri halindeki reklam dizisini izleyerek size anlatmak istediklerimi somut haliyle görmeniz mümkün. Reklamda sadece beyaz bir arka plan var ve iki kişinin bazen birkaç kişinin de dahil olduğu diyaloglar var. Müzikler, göz alıcı renkler, efektler ya da grafikler kullanılmamış. Bir şeyi anlatmak bu kadar basit bir yolla da gerçekleşebilir der gibi. Reklamın tek mesajı ise şu 'Mac, PC'den daha iyidir.'

Benden şimdilik bu kadar reklamı izlemeden geçmeyin derim biraz uzun ama azıcık izleseniz de mesajı görürsünüz zaten. Kalın sağlıcakla.

Saygılarımla,


26 Aralık 2016 Pazartesi

google9951788cf3067920.html

QR ME!

QR Code Teknolojisi Camı Kırık Gözlük'te!

Merhaba sevgili okurlarım sizlere Camı Kırık Gözlük hakkında bir gelişmeyi paylaşmak için yazıyorum. Bu gelişmede artık QR kod okuyucunuz ile sitemize erişim sağlayabileceksiniz. Bu gelişmeyi uygulamaya sokmama vesile olan ondan ayrı olarak bana sosyal medyanın ne olduğu nasıl olduğu hakkında tüm bilgileri aktaran, çok değerli saygı değer hocam Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık'a ve onun nazarında akademik bilgi birikimimin oluşumunda emeği geçen diğer tüm sevgili hocalarıma saygılarımı ve sevgilerimi iletir; onlara teşekkürü bir borç bilirim. :) 

Saygılarımla,


22 Aralık 2016 Perşembe

PAZARLAMA TAKTİKLERİ - 12

DROPBOX NASIL BÜYÜDÜ?

Merhaba sevgili okurlarım. Bugün size Dropbox'ın gelişim hakkında bahsetmek istiyorum.
2008 Eylül’ü Dropbox için önemli bir aydı. Şirket ilk lansmanını bu ayda yapacaktı. Aylar öncesinden hazırlıklara başlandı. Plan basitti; önce ABD’nin ünlü teknoloji blogu Techrunch’a çıkılacak, sonra da satın alınmış online medya ile Dropbox’ı tüm dünyanın bildiği bir ürün haline getirilecekti. Ancak işler istenildiği gibi gitmedi. Dropbox’ın yeni bir müşteriyi kazanmak için harcadığı bütçe 233 ile 388 dolar arasında değişiyordu fakat bu kişiden elde edebilecekleri ortalama gelir sadece 99 dolardı.

Dropbox’ı kullanan müşteriler son derece memnun kalıyorlardı ancak bu memnuniyeti başka kullanıcılara iletmek için tetikleyicileri yoktu. Tam da bu noktada Dropbox’ın aklına Referral (Arkadaş Tavsiyesi) geldi. Bu sayede Adwords’ü bırakıp o zamanlar teorik olarak var olmayan Growth Hacking taktiklerine yöneldiler. Analytics, split testler, açılış sayfası optimizasyonları derken ürünün yayılımı bir anda artmaya başladı. Ancak asıl büyük ilerleme tavsiye sistemi ile gerçekleşti.

Tavsiye sistemi yayına alındıktan 30 gün sonra tam 2.8 milyon davetiye gönderilmişti ve günlük kazanılan kullanıcıların %35’i bu sayede siteye geliyordu. 2008 yılında sadece 100 bin kullanıcısı bulunan Dropbox’ın, Temmuz 2012’de 50 milyon, Mayıs 2014’te ise tam 300 milyon kullanıcısı olacaktı. 6 yılda gelinen bu nokta, tüm aşamaları özenle optimize edilmiş bir Growth Hacking stratejisinin meyvesi.





Peki Dropbox bu strateji kapsamında neler yaptı?
  • MVP (Minimum Viable Product) testi yaparak 5000’e yakın kullanıcının ürüne olan ilgisini ölçümlediler. Henüz ürün bitmeden kullanıcıların geribildirimlerini toplayarak ürünün ne yönde gitmesi gerektiğini anladılar.
  • Anasayfalarını kullanıcıların en kolay şekilde kayıt olması için optimize ettiler. Bunun için anasayfadaki tüm gereksiz öğeleri kaldırdılar.  
  • Facebook ve Twitter ile sisteme bağlanan her bir kullanıcıya ek depolama alanı verdiler. Bu sayede milyonlarca kişinin kişisel bilgilerine ulaştılar.
  • Dropbox’ı Twitter’dan takip eden herkese ek depolama alanı verdiler.
  • Yüklenen dosyaların hem sosyal medyada hem de diğer internet sitelerinde tek bir link ile paylaşılmasını sağladılar.
  • Dosya yüklemede için kaldır-bırak ve sağ tık ile gönder gibi kullanıcı deneyimini iyileştirecek birçok optimizasyon yaptılar.
  • Arkadaşlarını mail ile davet eden kullanıcılara o dönem için yüksek bir miktarda (16 GB) ek depolama alanı verdiler.

Şimdilik benden bu kadar bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

14 Aralık 2016 Çarşamba

PAZARLAMA TAKTİKLERİ - 11

İKEA TAKTİĞİ

Merhaba okuyucularım. Bugün size pazarlama taktiklerinden bir diğeri olan ikea taktiği hakkında bahsedeceğim. Birçoğumuz büyük ihtimal ikea'da bulunmuştur. Peki hiç ikea'dan çıktıktan sonra 'dur şuraya da uğrayayım!' dediğiniz oldu mu? Ben dediğinizi sanmıyorum. Çünkü ikea kendini öyle bir yerde lokalize ediyor ki oradan çıkınca direkt olarak eve gitmeyi yahut günlük işlerinize dönmeyi düşünüyorsunuz. Bunun sebebi ise ikea bulunduğu noktalarda genellikle kendisinden başka mağazanın bulunmaması. Kaldı ki, bu birçok bölüm standlara sahip büyük mağazayı dolaşmak gerçekten bir plan yapmayı en azından önce nerelere gidilmesi gerektiğini kafadan halletmeyi gerektiriyor. Mağazanın içinde bazen bir yerden bir yere gitmek bile çok zor ve yorucu olabiliyor. En azından benim için kesinlikle öyle. :)




Aslında düşününce ikea sizi mağaza içinde tutmak için elinden geleni yapıyor. Birçok alan var demiştik. Evet. Peki karnınız mı acıktı orada yemek de yiyebilirsiniz. (Hem de çok uygun fiyata İsveç köfte dahi satılıyor.) Bu taktik müşteriyi kendine hapsetme taktiği yani ikea siz mağazayı ziyaret ettiğinizde dış dünya ile olan temasınızı keserek size kendinden başka bir seçenek bırakmıyor.

Bir işletme olarak buradan çıkarılması gereken işletmenizde müşterileriniz için bir yaşam oluşturmanızdır. Bu taktiği Apple'da idrak etmeye başlıyor yavaş yavaş da olsa. Mağaza için ağaçlıklı alanlar vs. Bunun farkında olarak atacağınız adımlar size, mağazanıza gelen potansiyel müşterileri gerçek müşterilere daha kolay dönüştürme olasılığı tanıyacaktır. Futbolda 'adamı göğse almak' denilen bir tabir vardır. Karşıdan gelen rakibinizin hemen arkasında hareket alanını kısıtlamak için ifade edilir. Burada da olduğu gibi müşterilerinizi eğer, tabiri caizse, göğsünüze alırsanız onları kontrol etmeniz daha bir kolaylaşacaktır. Benden şimdilik bu kadar.

Hadi ben kaçtım :)

12 Aralık 2016 Pazartesi

PAZARLAMA TAKTİKLERİ - 10

İNSANLARA DUYMAK İSTEDİKLERİ ŞEYLERİ SÖYLEYİN!

Merhaba okurlarım. Bu hafta da pazarlama taktiklerini işlemeye devam edeceğiz.  Başlıktan da anlaşılacağı üzere hedef kitleniz ile iletişim kurarken onlara duymak istedikleri şeyleri söylemelisiniz. 'Ne kadar bilirseniz bilin söyledikleriniz karşınızdakinin anladığı kadardır.' diye bir söz vardır hepinizin hatırlayacağı üzere. Bu sözden yola çıkarak rahatlıkla demek istediğimizi ortaya çıkarmış olacağız. 

Örneğin bir satış görevlisisiniz. Sattığınız ürün de elektronik tablet olsun. Fakat satışlarınızı sahada gerçekleştiriyorsunuz. Bu durumda tabletin özellikleri hakkında ne kadar detay; ne kadar teknik bilgi sahibi olursanız olun; ürünü sattığınız kişi 50-60 yaşlarında; torunlarına karne hediyesi alma hevesinde bir amca ya da teyze ise x kuşağının özellikleri gereği bir çok teknik bilgiden yoksun olduklarını görürsünüz ki bu durum bize onların karşısında sürekli teknik bilgiler vermek yerine sadece ürünü aldıklarında ne tür faydalar sağlayacağı üzerine sunum gerçekleştirmemizi ve sonunda da ki en önemli bölüm olarak fiyat hakkında bir bilgilendirme sağlamayı gerektirecektir. Aynı zaman fiyatta 'hatıra binaen' gerçekleştirilen ufak pazarlıklar bize ürünün satın alınmasında başarıyı getirecektir şüphesiz.

Meşhur bir hikaye vardır ya padişahın rüyasını yorumlamaya gelen iki rüya tabircilerinden biri padişahın rüyasını çevresinde olan herkesin yakın zamanda öleceğini ve padişahın yalnız kalacağı yönünde yorumladığı için kellesinden olur. Diğeri ise padişahın çevresindeki herkesten daha fazla yaşayacağını söyleyerek keseler dolusu altın ile ödüllendirilir. Pazarlamanın özünde de bu yatmaktadır.

Sonuçta biz ihtiyaçları cevap vermenin ötesinde ihtiyaç yaratmanın peşindeyiz. Bunun bilinci ile hedef kitlemize her zaman onların psikolojilerini de iyi tutarak ürüne yahut hizmete yönlendirmek yararımıza olacaktır. Tabi bunu yaparken hepsinin öncesinde işimizi yaptığımız yerinden lokasyonun kültürel ekonomik politik ahlaki değerlerini ve temellerini bilmemiz gerekir. Sonrası.. Gelsin satışlar! :)

Saygılar,

11 Aralık 2016 Pazar

10 ARALIK 2016 BEŞİKTAŞ PATLAMASI

10 ARALIK 2016 BEŞİKTAŞ PATLAMASI

Merhaba okurları. Maalesef gün geçmiyor ki bir terör olay ile ülkemizde canlarımız yanmasın Evet dün akşam saat 22.30 sularında Beşiktaş-Bursaspor maçının gerçekleştiği Beşiktaş Vodafone Arena yanında bir patlama meydana geldi. Patlamanın ardından 45 saniye henüz geçmişken canlı bomba olduğu tespit edilen ikinci bir bomba sesi daha duyuldu. Üsküdar, Kadıköy, Mecidiyeköy başta olmak üzere İstanbul'un birçok ilçelerinden duyulan patlamanın henüz kim tarafından gerçekleştirildiği bilinmiyor. Bilinen tek şey can kayıpları, durmadan artan ve duymaya tahammülümüzün kalmadığı şehit haberleri... Ülkenin canını bir kez daha yakan hain saldırının maçtaki seyircileri kapsayarak geniş çapta zarar vermek için düzenlediğini tahmin edenler de var; direkt olarak polislere karşı düzenlendiğini düşünenler de. Burada olayla ilgili her hangi iç acıcı bir görsel paylaşmak istemiyorum. Sosyal medyada yeterince bulunuyor zaten.


Her neyse ne! Olan sonuçta kimler oluyor? Güçsüzlere, mazlumlara, ailesine ekmek götürmeye çalışanlara. Sonra ardından bir alt yazı geçiyor televizyon haberlerinde şu kadar şehit şu kadarı sivil diye. Ardından ne deniyor peki? Şehitler ölmez vatan bölünmez. Arkadaşlar bunu söylemek bu kadar kolay değil. Bir kişinin bu dünyadan göçüp gitmesi demek bir hayatın, bir umudun sönmesi demek. Ardından gözü yaşlı aklı firarda bir eş demek; belki de büyüdüğünde babasını hatırlayamayacak bir evlat demek. Allah'ım tüm ölen kardeşlerimize rahmet eyle, mekanlarını cennet eyle ve başta en yakınları olmak üzere tüm ülkemize metanet ve sabır ver yarabbim. Ülkemizin yine ve yeniden tekrar ne kadar zor bir sınavdan geçtiği çok ayan belirtmeme dahi gerek yok. Allah hepimize sabır versin ya lafı uzatmanın alemi yok. 

Ayrı olarak, bugün günlerden Mevlid Kandili. Tüm İslam aleminin Mevlid Kandili mübarek olsun. Bu mübarek gecenin hayırlara vesile olması dileğiyle.

Tüm ülkemizin başı sağ olsun. 

7 Aralık 2016 Çarşamba

PAZARLAMA TAKTİKLERİ - 9

KITLIK YARATIN

Merhaba millet! Bugün size pazarlama taktiklerinden dokuzuncusu olan aynı zamanda Robert Cialdini'nin İkna Psikolojisi kitabında iknanın çeşitlerinden biri olarak yer alan kıtlık kavramı hakkında bahsedeceğim. 

Gün geçtikçe her yerde kolay kolay bulunmayan bir ürünü edinmesini göğsünü gere gere anlatan bireylerin çoğaldığına şahitlik ediyoruz. Buna sosyal çevrenin ve malumunuz 'popüler kültürün' etkileri birçoktur. Tabi bunlar beni  naçizane görüşümdür. :) Konumuza dönecek olursak bizim pazarlama açısından bu konuda yapabileceklerimiz ise müşteri yahut potansiyel gördüğümüz kitlelere mesajı kıtlığa uygun bir dille yazmaktır. Daha doğrusu onların kıtlık oluşturmak. Bu durum onların zihninde hem harekete geçmek için bir tetikleyici olurken belki prestij olduğunu düşündükleri bir ürünü yahut hizmeti edinmenin verdiği tatmini de gerçekleştirecektir.

Örneklendirmemiz gerekirse Kaşıkçı Elması herkesin sahip olabileceği bir şey değildir. Açıkçası onun birden fazla sahibi olamaz çünkü dünyada eşi benzeri bulunmamaktadır. Peki Kaşıkçı Elması'nı bu kadar değerli yapan yalnızca üzerinde çevresi 49 tane elmasla çevrili koca bir pırlanta mıdır? yoksa ondan dünyada sadece bir tane bulunması mıdır? İkisi de tabii ki :) Çok kolay bulunan edinilebilen bir ürün olsa neden ismi bu kadar duyulsun ki? İşte yine pazarlamaya dönecek olursak tüketiciye az miktar bulunduğu belirtilen bir ürünün satın alınma imkanı daha yüksektir. 

Reklam yahut fırsat kampanyalarınızı oluştururken metninize ekleyeceğiniz bazı ipuçları sizi bu yöntem doğrultusunda başarıya taşıyabilir. Nedir bu ipuçları?
Sadece 2 günlüğüne'
• 'Sınırlı sayıda'

• 'Stoklarda sadece 3 tane kaldı'
• 'Bu teklif 3 saat 45 dakika sonra sona erecek'
• 'Sahura özel indirim'
• 'Bu fiyata son 2 ürün'
• 'Stoklarla sınırlıdır"
Kampanyalarınızda başarılı olmanızı diliyorum. Şimdilik benden bu kadar efendim. 
Saygılar.

3 Aralık 2016 Cumartesi

3 ARALIK DÜNYA 'ENGELSİZLER' GÜNÜ

ASIL ENGEL NERDE?

Evet! Yanlış duymadınız. Bugün Dünya Engelsizler Günü. Engelsiz yaşayabilen herkese sevgi, saygı ve selamlarımı yolluyorum. Fakat ne var ki günün anılma şeklinde hata var bence. Çünkü onlar, o kadar engeli tanımadan yaşamlarına devam edebilen güçlü kimseler ki; onları engeli olan birileri olarak görmek kesinlikle yanlış olacaktır. Onlar, hayata tüm güçleri ile bağlı kaya gibi karaktere sahip bireyler... Birçoğumuzun dahi göze alamayacağı süreçlerden geçtikten sonra yine hayata devam eden insanların varlığı bile yaşamak için gelecek için umudumuz olduğunu gösteriyor. 

Bana kalırsa en aşılamaz engel ve asıl engelli bireyler; ön yargılar ve o ön yargılar içerisinde önünü dahi yer yer göremeyen bireylerdir. Hayata bir karıncanın görüş mesafesinden daha dar bir açı ile bakan bireylerin silkelenip kendilerine gelme vakti geçiyor bile... Hayatın birçok boyuta sahip olduğunu asla unutmadan her anlamda, her alanda dolu dolu yaşayarak ve çevremizdeki kişilerin de görüşlerine, yaşam tarzlarına gereken sevgi ve saygıyı göstererek anlayışlı bir toplum yapısı oluşturmamız gerekiyor. Bunu yapmak gerçekten zor değil ve hepimiz için hala bir umut var. Yapabiliriz!

Aynı zamanda teknolojinin esir aldığı bireyleri de engelli olarak nitelendirmek mümkündür. Bu bağlamda söyleyeceklerimizin sınırsız olduğunu söylemek mümkündür. Ben sadece en önemlilerden iki bağlamı ele alarak söylemek istiyorum. Sokakta yürürken bile elinde telefonla birilerine 'like' atmaya çalışmayın. Geçen cuma namazına gittiğimde cami hocası verdiği vaazinde 'Gençlerin nereye gittiği belirsiz. Teknoloji elbet güzel bir şeydir; onu kullanacağız da tabii ki ama bunu onun esiri olmadan yapmamız gerekir. Adamın biri namaz sonrası bir elinde telefon diğer elinde de tesbih. Tesbihat çekerken son tweeti için kaç like aldığını kontrol ediyor.' sözleriyle hocamız da durumun vehametini gözler önüne sermiş aslında... 

Her neyse benim bugün anlatmak istediğim 'engel' kavramının insanlardaki algısını bir nebze de olsa değiştirebilmek. Emin olun yukarıda bahsettiğim zihinsel ve sosyal engeller fiziksel durumlardan kat be kat daha negatif oranda ehemniyet içeriyor. Sevginin, saygını adalet ve hoşgörünün egemen olduğu bir toplum yaşamamız dileğiyle.

Hepimizin Dünya 'Engelsizler' Günü kutlu olsun. Sevgiyle kalın.

2 Aralık 2016 Cuma

PAZARLAMA TAKTİKLERİ - 8

HEDEF KİTLENİZE SOSYAL KANIT SUNUN

Selam millet. Bugün size pazarlama taktiklerinden sosyal kanıt hakkında bahsedeceğim. Sosyal kanıt sunmak satmak istediğiniz her neyse onun satın alınması işlemini hızlandıracak bir yöntemdir. Peki nedir bu sosyal kanıt?

İtiraf edelim hiçbirimiz aldıklarımızı gerçekten ihtiyacımız olduğu için almıyoruz. Satın alma davranışımızı etkileyen en büyük etkenlerden birisi aldığımız her neyse daha önceden diğerleri tarafından kullanıldı mı? kullanılmadı mı? Uygulama marketinden bir aplikasyon indirirken dahi alttan sizden önceki kullanıcıların yorumlarını okuyoruz. Bu da demektir ki eğer bizden önce bir ürünü çok kişi kullanmış ise biz de kullanabiliriz; hatta kullanmalıyız!! Popüler kültür anlayışı ile uyuşan bu durum müşterilerimizin yapacakları satın almaları artırmada büyük öneme sahiptir.

Bir örnek ile anlatacak olursak;
  • 'Bu ürünü alanlar şunları da aldı' önerisini yapın

  • Eğer web siteniz pazar yeri tarzında ise en çok puan alan satıcıları & ürünleri listeleyin
  • Ürün sayfanızda, uzmanların ürünleriniz hakkında söyledikleri sözlerden oluşan bir alan yaratın
  • Ürünleri oylamaya sunun. Kullanıcılar '5 yıldız' almış ürünleri daha kolay alırlar.

  • Ürününüz itibarlılu sitelerde (gazeteler, popüler bloglar...) uzmanlar tarafından değerlendirilmiş ve tam not almışsa ürün sayfanıza bu sitelerin logolarını ekleyerek kullanıcıları ikna edebilirsiniz.
  • 'Şu anda bu ürünü 45 kişi inceliyor' gibi ifadelerle kullanıcıların o sayfada yalnız olmadıklarını hissettirin.


     
  • Ürün sayfanıza sosyal medya hesaplarınızı kaç kişinin takip ettiğini gösteren araçlar ekleyin.
     
  • Müşteri sayınızı çekinmeden söyleyin ve en değerli olanlarının logolarına yer verin. 
Bunlar bizim için önemli ipuçlarıdır. Bu ipuçları ışığında yapacağımız satış oranları bu taktikler olmadan yapacağımız satış oranından bir hayli yüksek olacaktır. 


Bir sonraki yazıda görüşürüz. :)